27 Mart 2013 Çarşamba
Diyanet'in 50 görevlisi Almanya yolcusu
Diyanet'in 50 görevlisi Almanya yolcusu
Almanya Büyükelçisi Eberhard Pohl, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın dil ve kültür öğrenimi için Almanya'ya göndereceği din görevlilerini Ankara'da ağırlayacak.
Dışişleri Bakanlığı, Diyanet İşleri
Almanya Büyükelçisi Eberhard Pohl, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın dil ve kültür öğrenimi için Almanya'ya göndereceği din görevlilerini Ankara'da ağırlayacak.
Dışişleri Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, Goethe Enstitüsü ve Almanya Büyükelçiliği işbirliği ile 2002 yılından bu yana devam eden 4 ay süren eğitimin amacı, din görevlilerini kültür ve dil açısından Almanya'ya hazırlamak.
Diyanet'in 50 din görevlisi yolculukları öncesi 28 Mart günü Almanya Büyükelçisi Pohl'ün misafiri olacak.
Japonya'nın enflasyon beklentileri Almanya'yı solladı
Japonya'nın enflasyon beklentileri Almanya'yı solladıJaponya Başbakanı Abe'nin kampanyasıyla desteklenen enflasyon beklentileri, 14 yıl sonra ilk kez Almanya'nınkine rekor fark attı
Dünyanın en büyük 3. ekonomisi Japonya'nın başbakanı Shinzo Abe'nin fiyatlardaki düşüşü sonlandırma vaadi, yatırımcıların enflasyon beklentileri; yaşam maliyetlerinin 14 yıl geride kalmasının ardından Almanya'ndakilere rekor fark attı.
Japonya'nın enflasyona bağlı tahvilleri ile geleneksel tahvilleri arasındaki faiz farkını gösteren 5 yıllık başabaş oranı bu ay yüzde 1.54'e ulaşarak, Almanya'nınkileri 33 baz puan aştı ve 2009'dan bu yana en büyük sıçramaya işaret etti. Japonya'nın oranı bu yıl İngiltere'nin ardından en hızlı artışını kaydetti.
Japonya'nın "bağlayıcı (linker)" da denilen enflasyona bağlı tahvilleri bu çeyrekte son 2 yılın en büyük kazancını kaydetmeye hazırlanıyor. Varlıklar, 1999'dan bu yana Almanya'nınkilerden daha hızlı artış kaydetmemiş olan fiili tüketici fiyatlarının Şubat'ta yüzde 0.7 düşmesinin beklenmesine rağmen kazanç sağladı. Abe'nin yüzde 2 yıllık enflasyon hedefine ulaşmak için sınırsız nakit tedbir çağrısında bulunmasıyla yatırımcıların beklentileri arttı.
Piyasanın işlerin gidişatından ve ciddiye binmesinden destek bulduğuna dikkat çeken Morgan Stanley'nin Londra'daki enflasyon araştırmaları küresel başkanı Anton Heese, piyasanın hedefin ulaşılabileceği ihtimalini değil, bunun olma olma ihtimalini fiyatlamaya başladığını söyledi.
Alman hentbolunda Öziller ve Khediralar boşuna aranıyor
Futbolun aksine Almanya'daki diğer spor dallarında çok fazla göçmen kökenli genç bulunmuyor. Örneğin uzmanlar hentbol camiasının toplumdaki değişime ayak uyduramadığı görüşünde.
Almanya'da Mesut Özil ya da Sami Khedira'yı tanımayan çocuk yok gibidir. Alman milli futbol takımı yıllardır anne-babaları göçmen olan oyuncuların başarılarıyla yükseliyor. Gelgelelim Alman hentbolunda Öziller ve Khediralar boşuna aranıyor.
Hentbolda göçmen kökenli neredeyse yok
Göçmen ailelerin çocukları hentbole çok fazla ilgi göstermiyor
2013 yılı Dünya Şampiyonası’ndaki Alman Milli Hentbol takımının kadrosunda göçmen kökenli tek profesyonel oyuncu Patrick Wiencek’di. Alman Hentbol Birinci Ligi’nin eski oyuncularından Klaus Cachay, bu durumun kendileri için bir sürpriz olmadığını belirtiyor: “Alman hentbolunda göçmen kökenli oyuncular bulamıyoruz. Hentboldaki tüm kadroları bir baştan bir başa araştırdık; Alman Futbol Federasyonu’nun tersine hentbolda göçmen kökenli neredeyse yok gibi. Futbol Federasyonu bunun meyvelerini yoğun biçimde topluyor.”
Alman futbol kulüplerinde göçmen kökenli oyuncuların sayısı gün geçtikçe artıyor. Özel futbol okullarında göçmen kökenli gençlerin sayısı yaklaşık yüzde 40’a varıyor.
"Müslüman aileler kızlarını hentbole göndermiyor"
Hentbolda özellikle Müslümanların payı yüzde sıfırlar civarında. Spor gazetecisi Erik Eggers bu durumun hentbol branşının geleceğini önemli ölçüde etkileyeceğini söylüyor. Eggers, ülkede Müslüman çocukların sayısındaki artışa dikkat çekerek, gelecekte onlara olan ihtiyacın daha da artacağına söylüyor. Spor gazetecisi Eggers, hentbolda özellikle bedenin ön plana çıkması nedeniyle Müslüman ailelerin kızlarını hentbola göndermek istemediğini söylüyor ve ekliyor: “Ayrıca şunu da bilmek gerekir; Türkiye’de hentbol ilgi görmeyen spor dallarından biri. Bu da Türk kökenli ebeveynlerin çocuklarını daha ziyade futbola göndermelerinin başka bir nedeni olabilir.”
Müslüman göçmenler hentbolden dışlanıyor mu?
Sami Khedira ve Mesut Özil
Ancak göçmen çocuklarının bu geleneksel Alman sporuna ilgi göstermemesinin tek nedeni bu değil. “Spor ve Toplum” adlı dergide yayımlanan bilimsel bir araştırmanın sonucuna göre, Almanya’da en büyük göçmen grubu olan Müslüman göçmenler hentboldan tamamen dışlanmış durumda.
Eski Alman hentbol oyuncusu Cachay başkanlığındaki sosyologlar grubu, “acaba hentbol camiasının iletişim politikaları, göçmenlerin kendilerini istenmeyen kişi olarak hissetmelerine mi sebebiyet veriyor, Almanlarla aralarına etnik bir sınır çekildiği gibi bir izlenim mi yaratıyor” sorusunu yöneltiyor. Alman hentbolundan yeni stratejiler
Alman Hentbol Federasyonu Yönetim Kurulu'nda gençlerden sorumlu olan George Clarke bu tezi kabul etmiyor. Clarke, gerçi Alman Hentbol Federasyonu’nun göçmen kökenli gençlerin kazanılması için belirli bir stratejisi olmadığını kabul ediyor, ancak bunun gelecekte değişeceğini ve bu konuya yoğunlaşacaklarını söylüyor. Almanya’nın bazı eyaletlerinde geleceğe yönelik projelerin şimdiden başlatıldığını da sözlerine ekliyor.
“Spor Aracılığıyla Topluma Uyum” programının koordinatörü Volker Rehm “Spor Aracılığıyla Topluma Uyum” programının koordinatörü Volker Rehm ise Alman hentbol camiasının toplumdaki değişimin tam olarak farkında olmadığını belirtiyor ve şunları söylüyor: “Çok sayıda hentbol derneği, oyuncuların hep onların ayağına gittiğini ve bunun hep böyle devam edeceğini düşünüyor. Ama diğer spor branşları çocukların ilgisini çekmek için özel çalışmalar yapıyor; özellikle de göçmen kökenli çocuklar için.”
Hentbolda Özillerin, Khediraların bulunması gerekiyor
Almanya’da futbolun yanı sıra örneğin dövüş sporları da genel olarak göçmen kökenli gençlerin, hatta kadın ve genç kızların ilgisini çekiyor. Ayrıca Türkiye’de ve İran’da özel bir yeri olan güreş sporunun da Alman güreş derneklerine olumlu etkisi oluyor. Keza Alman Basketbol Federasyonu, göçmen kökenli yeni yetişen gençleri kazanmak üzere yıllardır çalışmalar yapıyor.
Alman hentbolunun eski millilerinden Cachay, hentbol camiasını kastederek, “çok geç de olsa, artık yerinden oynamayan bu tankeri arkasından itip, harekete geçirmemiz, böylece bizim aramızdan da Özillerin, Khediraların çıkmasını sağlamamız lâzım” diyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Srecko Matic / Çelik Akpınar
Editör: Beklan Kulaksızoğlu
Almanya'nın batısında yaşlılar, doğusunda gençler ırkçı!
Almanya'nın batısında yaşlılar, doğusunda gençler ırkçı!
Yapılan bir araştırmada Almanya'nın doğusunda Alman gençler arasındaki ırkçılıkla, batısındaki yaşlılar arasındaki ırkçılığın aynı oranda fazla olduğu tesbit edildi.
Almanya'da ırkçılık bölgelere göre farklı gelişiyor. Doğusunda gençler arasında daha çok ırkçı bulunurken, batıda ise yaşlılar arasında ırkçılık daha yaygın. Bir araştırmada yabancı düşmanlığına evet diyenlerin oranı doğudaki 1981'den sonra doğanlarla, batıdaki 1930'dan önce doğanlar arasında aynı oranda tesbit edildi. Her iki gruptan da yüzde 31'i yabancılara karşı olumsuz düşünceler taşıyor.
Leipzig Üniversitesi tarafından on yıl içinde yapılan araştırmada, toplam 18 soru ile insanların diktatörler hakkındaki düşünceleri, Yahudilerin çok etkili olup olmadıkları konusundaki görüşleri, milliyetçi duygular taşıyıp taşımadıkları ve nasyonal sosyalizmin iyi yönlerinin de olduğu gibi fikirlerinin olup olmadığı tesbit edilmeye çalışıldı.
Örneğin bu kişilern yabancı düşmanı olup olmadıklarını tesbit etmek için, Almanya'ya gelen yabancıların sosyal devleti suistimal edip etmedikleri, geri gönderilmeleri gerekip gerekmediği soruldu.
Leipzig Üniversitesi araştırma ekibi, toplumun orta sınıfındaki ırkçılık konusunda 2002 yılından beri araştırma yapıyor. Üçlü ekipteki sosyolog Johannes Kiess, psikolog Oliver Decker ve araştırma yönetici yardımcısı Elmar Baehler sonuçları değerlendiriyorlar.
On yıllık çalışmanın son açıklamasında, yabancı düşmanlığının Almanya genelinde geniş bir şekilde yaygınlaştığı bildirildi. Yaş farkı gözetilmeden yapılan genel değerlendirmede, kendisine soru yöneltilenlerin yüzde 23'ünün yabancı düşmanlığı içeren cevaplar verdiği belirlendi. Doğudaki oran ise yüzde 32 olarak tesbit edildi.
Batıda 1950'den önce doğanların yüzde onunun yabancı düşmanı ve aşırı sağcı olduğu ortaya çıkarılırken, doğuda 1971'den sonra doğanlardan yüzde onunun ırkçı düşünceler taşıdığı tesbit edildi.
Almanya'ya Suriye'den ilk mülteciler yaza geliyor
Almanya'ya Suriye'den ilk mülteciler yaza geliyor
Suriye'den gelecek toplam 5 bin mülteciden bini Almanya'nın Kuzey Ren-Westfalya Eyaleti NRW'ye yerleştirilecek.
Almanya'ya Suriye'den gelecek toplam 5 bin mülteci, eyaletlerin büyüklüğüne göre 16 ayrı eyalete yerleştirilecekler. Kuzey Ren-Westfalya Eyaleti NRW İçişleri Bakanı Ralf Jaeger, Suriye'deki gerginliğin gözönüne alınarak mültecilere yerleşim imkanı verilmesinin 'insanlık gereği' olduğunu söyleyerek, NRW'de yaklaşık bin mültecinin barındırılacağını bildirdi.
Daha önce Federal İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich Suriye'den getirilecek mülteciler konusunda yaptığı açıklamada, öncelikle Hristiyan ailelere gelme imkanı verileceğini, bu ailelerin belirlenmesi için Suriye'nin komşu ülkelerine sığınan mültecilerin bulunduğu kamplara bir heyet gönderileceğini belirtmişti. Friedrich, bunlar arasında da öncelikle ailelerini kaybden çocukların alınacağını söyledi.
'Pro Asyl' isimli insan hakları derneği, Suriye'den komşu ülkelere hergün 5 ile 10 bin arasında mültecinin sığındığını, Almanya'nın sadece 5 bin mülteciyi kabul etmesinin çok 'mütevazi' bir yaklaşım olduğunu belirtti. NRW Eyalet hükümeti sorunun çözümü için Avrupa genelinde bir konseptin geliştirilmesini taleb etti.
NRW bakanları, Suriye'den getirilecek mültecilere Almanya'da sürekli oturum hakkı verilmesini taleb ederek, böylece bu insanlara ülkelerinde yaşadıkları korkunç olaylardan sonra tekrar sükunet bularak hayata bir bakış açısı sağlamak için yardım edilebileceğini bildirdiler.
NRW İçişleri Bakanlığı ayrıca Suriye'den daha önce gelenlerin de yurtdışı edilme işleminden muaf tutulmasını, Suriyeli üniversite öğrencilerinin de ülkelerinden yardımın kesilmesi halinde Almanya'da kalmalarına izin verilmesinin devam etmesini kararlaştırdı. Suriyeli üniversite öğrencilerine devlet kredisi (BaföG) verilmesi de kararlaştırıldı. Geçen yılın verilerine göre Almanya'da üniversitede okuyan Suriyeli öğrenci sayısı yaklaşık 2 bin 100 ve bunlardan 500'ü NRW'de okuyor.
Merkel'in kökeninin Polonya'ya da uzandığı ortaya çıktı
Almanya Başbakanı Angela Merkel'in kökeninin Polonya'ya da uzandığı ortaya çıktı. Merkel'in Polonyalı dedesi, Almanlara karşı savaşmış.
Almanya Başbakanı Angela Merkel’in dedesinin Polonyalı Ludwik Kazmierczak olduğu ve hatta dedesinin 1918’de Polonyalı bir asker olarak Almanlara karşı savaştığı bundan kısa bir süre önce ortaya çıktı. Haber, Polonya’nın en büyük gazetelerinden “Gazeta Wyborcza”da geçtiğimiz haftalarda yayınlandı.
Bu haberin yayınlanmasının ardında da merkezi Berlin’de bulunan “Ekonomi ve Kültür Alanında Polonyalı Kadınlar” adlı dernek, Almanya Başbakanı Merkel’e derneğin onur üyeliğini vermek istedi. Essen merkezli "Westdeutsche Zeitung"un haberine göre, dernek yönetimi, ayrıca başbakanlığa hitaben kaleme aldığı açık mektupta da “Merkel’in köklerinin Polonya'ya uzanmasını büyük bir sevinçle öğrenmiş bulunuyoruz” ifadelerine yer verdi.
Merkel'den nazik ret
Ancak Hrıstiyan Demokrat Birlik lideri ve Başbakan Merkel, Polonyalı hemşerilerinin bu girişimini nazikçe geri çevirdi.
Merkel'in büyükannesi Greta (Margareta) Kasner, ve dedesi Ludwig Kasner (Kazmierczak) Dedesi tarafından dörtte bir oranında Polonyalı olduğu ortaya çıkan Merkel, Polonyalı kadınların derneğine onursal üye olmak istemediğini dolaylı olarak açıkladı.
Alman hükümet sözcüsü, “Ostsee-Zeitung” adlı gazeteye yaptığı açıklamada, “Başbakanımız, hangi köken ve milliyete ait olursa olsun, Almanya’da yaşayan tüm insanların esenliği için hizmet vermekle yükümlüdür, bundan dolayı da halklar arasında karşılıklı anlayışa yönelik tüm girişimleri prensipte destekler” diye konuştu.
Kuzeni Zygmunt Rychlick
Başbakan Merkel’in ailesinin geçmişini araştıran Polonya basını ise Merkel’in dedesinin yanı sıra Polonyalı bir kuzeninin varlığını da keşfetti. Bu kişi, emekli Polonya vatandaşı Zygmunt Rychlicki. Kuzen Zygmunt, “Almanya’da bir yerlerde uzak akrabaları olduğunu biliyordum ama, bunlar arasında Almanya Başbakanı'nın bulunduğu doğrusu hiç aklıma gelmemişti” diye konuşuyor.
Polonya basınında mart ayının ortalarına doğru Merkel’ın Polonya kökenlerine ilişkin haberleri gören kuzeni Zygmunt, burada ilk kez “Kasner” adını duymuş ve eksik parçaları bir araya getirerek Merkel’in evlenmeden önceki soyadına ulaşmış. Zygmunt Rychlicki, araştırmaları sırasında Merkel’in babasının yazdığı bir mektuba ve Merkel’in dedesi Ludwik Kazmierczak’ın da bulunduğu bazı aile fotoğraflarına da ulaşmış.
Üniformalı dede
Bu fotoğraflar Polonya’da büyük yankı uyandırdı. Fotoğraflarda Başbakan Merkel’ın dedesi şık ve açık renkli bir üniforma içinde görülüyor. Polonyalı tarihçilere göre, Kazmierczak, Polonya Ordusu'nda askerlik yapmıştı ve Birinci Dünya Savaşı sırasında Fransa saflarında Almanya’ya karşı savaşmıştı. Söz konusu fotoğrafın Polonya’nın devlet olarak egemenliğini yeniden kazandığı 1919 yılı ilkbaharında Poznan kentinde çekilmiş olabileceği belirtiliyor.
Polonyacasını ilerletiyor!
Almanya Başbakanı Angela Merkel, Polonyalı kadınların onursal üyelik teklifini geri çevirdi ama öte yandan Polonyacasını ise ilerletmeye çalışıyor.
Merkel'in büyükannesi Greta (Margareta) Kasner, babası Horst Kasner ve dedesi Ludwig Kasner (Kazmierczak) Merkel'in Brüksel'de mart ayında yapılan AB liderler zirvesi esnasında Polonyalı mevkîdaşı Donald Tusk'tan yardım istediği basına yansıdı. Polonya Başbakanı Tusk, Twitter’de paylaştığı mesajında, “A. Merkel, Kazmierczak sözcüğünün nasıl doğru telâffuz edileceğini sordu. İkinci seferde de doğru telâffuz etmeyi başardı” diye yazmıştı.
© Deutsche Welle Türkçe
Derleyen Çelik Akpınar
Editör: Hülya Schenk
Türk medyası tepkili
8'i Türk 10 kişinin ölümünden sorumlu tutulan Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör hücresiyle ilgili dava Almanya'da Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi'nde 17 Nisan'da başlayacak. Davaya medyanın da ilgisi büyük. Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi, geçtiğimiz günlerde mahkeme salonunda davayı izleyebilmeleri için yer rezervasyonu yapılan gazetecilerin bulunduğu 50 kişilik akreditasyon listesini açıkladı. Listede hiçbir Türk medya kuruluşunun bulunmaması şaşkınlık yarattı.
'Kararın gözden geçirilmesini umuyoruz'
Anadolu Ajansı Almanya Temsilcisi Cüneyt Karadağ konuyu DW’ye şu sözlerle değerlendirdi: “Açıkçası mail olarak bize bu liste geldiğinde çok şaşırdık çünkü hiç böyle bir şey beklemiyorduk. Özellikle Türk medyasının ikinci listede, rezerve edilmeyen ikinci listede olmasına tamamen şaşırdık ve üzüldük. Alman yargı sistemi içerisinde Alman mahkemesinin vereceği bir karardır, kesinlikle ona saygımız var. Fakat Almanya'da işlenen cinayetlerin ve öldürülenlerin 8'inin Türk olması nedeniyle Türk medyasının da burada olması gerektiğine inanıyoruz. Türkiye'deki bütün medya Anadolu Ajansı'ndan gelecek haberleri bekliyor. Umarım bu kararı tekrar gözden geçirirler."
Akreditasyonların müracaat sırasına göre verildiğini savunan Mahkeme, bu sürecin ‘objektif ve dokunulmaz' olduğunu vurgulamıştı. Mahkeme Sözcüsü Margarete Nötzel, sürecin daha önce duyurulduğunu, buna alternatifin ancak kura olabileceğini ve bunun daha büyük zorlukları beraberinde getirebileceğini savundu. Mahkeme salonunda yer rezervasyonlarının müracaatını en hızlı şekilde gönderen 50 medya kuruluşunun temsilcisine yapıldığı belirtildi .
'Uluslararası medya organı az'
Anadolu Ajansı Almanya Temsilcisi Cüneyt Karadağ, bu gerekçeyi şöyle değerlendiriyor: “Bunu tartışacak durumda değilim. Ancak biz çok önceden müracaat ettik. Bundan 1-1,5 ay önce diye tahmin ediyorum. Çünkü bize daha sonra da bir mail geldi mahkemeden, şu tarihe kadar müracaat edin diye. Biz telefon ettik tekrar müracaat etmemize gerek olup olmadığını sormak için, 'Gerek yok, sizinki geldi' dediler. Beni listede açıkçası düşündüren şu: Uluslararası boyutta sadece Reuters ve Hollanda'dan iki medya kuruluşu var. AP, BBC, New York Times, El Cezire gibi uluslararası kanalları veya kuruluşların bile ikinci listede yer alması açıkçası düşündürücü. Yoksa geç gelme ya da erken gelme diye bir şey bana göre söz konusu değil.”
Cem Özdemir Konuyla ilgili açıklama yapan Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir de akreditasyonların müracaat sırasına göre belirlendiği gerekçesinin sadece 'bürokratik' olduğunu belirterek, Almanya'nın Winnenden kentinde yaşanan katliama ilişkin davanın buna örnek gösterilebileceğini ifade etti. Özdemir bu davada hem Alman hem de yabancı basın mensuplarına mahkeme salonunda yer rezervasyonu yapıldığını vurguladı ve "Bu Bavyera'da neden mümkün olmasın?" dedi.
ALMANYA
Türk medyası tepkiliIrkçı terör örgütü Nasyonal Sosyalist Yeraltı davası 17 Nisan'da başlayacak. Ancak Türk gazetecileri yer rezervasyonu yapılan akreditasyon listesinde yer almıyor. Basın mensupları konuya tepkili.
'Siyasi ve etik açıdan yanlış'
Türkiye’de görev yapan Alman gazeteci Thomas Seibert ise değerlendirmesinde Mahkeme’nin bu tutumunun çok uygun olmadığını vurguladı. Seibert sözlerini şöyle sürdürdü: “Teknik olarak her şey doğru yapılmış olabilir. Ancak siyasi ve etik açıdan bakıldığında, benim açımdan bu doğru bir tutum değil. Zira, olaydan en çok etkilenen ve kurban veren bir ülkenin dava sürecinde de buna uygun şekilde temsil edilme hakkı vardır. Dolayısıyla mahkemenin yaptığı gibi gerekçelendirmek mümkün olsa da bunun uygun bir yaklaşım olduğu söylenemez.”
'Öcalan davasında rotasyon yöntemi benimsendi'
Uzun yıllardır Türkiye’de çalışan Alman gazeteci Thomas Seibert, Türkiye’de böyle bir sorun yaşamadığını söylüyor.
Beate Zchäpe, Nasyonal Sosyalist Yeraltı'nın hayatta kalan tek üyesi Seibert, adliye muhabirlerine akreditasyon verilerek bu sorunun çözüldüğünü belirtiyor ve ekliyor: “Vaktinde mahkeme önünde olur ve beklerseniz, içeri giriyorsunuz. Yabancı medya organlarının dışarıda bırakıldığı bir dava şimdiye kadar hiç izlemedim. Örneğin 1999 yılında Öcalan’ın yargılandığı davayı anımsıyorum, o davada rotasyon usulü uygulanmış ve her gün belli bir grup gazeteci içeri alınmıştı. O zamanlar çok açık bir şekilde Türkiye'yi ilgilendiren bir dava olmasına rağmen yabancı gazeteciler de içeri alındı. Türkiye'de uluslararası gözlemcilerin, hele ki davayla ilgili durumda olan bir ülkenin gözlemcilerinin dışarıda bırakıldığına hiç şahit olmadım.”
Anadolu Ajansı Almanya Temsilcisi Cüneyt Karadağ, Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi’nin basın sorumluları ile iletişim içinde olduklarını ve durumun gelecek günlerde değişmesini umduklarını belirtiyor. 2000-2007 yılları arasında sekizi Türk biri Yunan dokuz göçmenin öldürülmesinden sorumlu ırkçı terör örgütü Nasyonal Sosyalist Yeraltı'nın hayatta kalan tek üyesi Beate Zchäpe'nin yargılanacağı davada, mahkeme salonunda Türk Büyükelçisi'ne yer ayrılmaması da büyük tepki çekmişti. İlginin çok büyük olduğu davada, mahkeme salonunda kamuoyu ve gazetecilere yaklaşık 100 kişilik yer ayrılması planlanıyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Haber: Başak Özay
Editör: Beklan Kulaksızoğlu
25 Mart 2013 Pazartesi
Almanya gelişmelerden memnun
Almanya gelişmelerden memnun
Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin yeniden normalleşmesi yönünde atılan adımdan memnun ..
Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin yeniden normalleşmesi yönünde atılan adımdan memnuniyet duyduğunu açıkladı.
Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle, cuma akşamı Dublin'de yaptığı açıklamada, “İsrail'deki iyi dostlarımız ile Türkiye'deki iyi dostlarımız arasındaki ilişkilerin normalleşmesi yönünde işaretlerin belirmesinden büyük memnuniyet duyuyorum" şeklinde konuştu. Hür Demokrat Partili (FDP) Westerwelle, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin normalleşmesinin sadece iki ülkenin çıkarına olmadığını, uluslararası çıkarlar açısından da önem taşıdığını belirtti. Westerwelle, iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşme yönünde gelişmesini umduğunu kaydetti.
İsrail özür diledi
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, dün Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ı telefonla arayarak, yaklaşık üç yıl önce meydana gelen Mavi Marmara olayındaki hatalardan dolayı özür dilemişti. İsrail ayrıca Mavi Marmara baskınında ölen 9 Türk'ün yakınlarına tazminat ödemeyi ve Gazze'ye sivil halkın kullanacağı malların girişini serbest bırakmayı da kabul ettiğini açıklamıştı.
© Deutsche Welle Türkçe
Kars, Almanya'ya 8 ton kaz tüyü ihraç etti.
Türkiye'de kaz üretiminde ön sırada olan Kars, Almanya'ya 8 ton kaz tüyü ihraç etti.
Türkiye'de kaz üretiminde ön sırada olan Kars, Almanya'ya 8 ton kaz tüyü ihraç etti. Üretimi evlerde bireysel olarak yapan kadınlar, kaz tüyünü paraya çevirmenin mutluluğunu yaşıyor.
Özel bir firma tarafından kent merkezi ve çevre köylerden sezon boyu toplanan 8 ton kaz tüyü, Almanya'ya ihraç edildi. Kaz tüyünü bugüne kadar evlerde yastık olarak kullanan kadınlar, artık bunu para ile satmanın sevincini taşıyor. Kaz tüyünün artık kendileri için 'beyaz altın' olduğunu söyleyen Oğuzlu köyünden Gıcılay Boy, "Bizim için bu zamana kadar hep değersiz olan bu tüyün bir gün para edeceğini hayal bile edemezdik. Eti kadar tüyü de değerli olan kazlara şimdi daha iyi bakıyoruz. Kaz besleyen aile sayısı da önemli ölçüde arttı. Şimdi tek isteğimiz 8 ton olan bu ihracatın 80 tonlara çıkarılması. Kaz tüyünün kilosunu kalitesine göre 4 ila 10 liradan satıyoruz" dedi.
200 BİNİ KESİLİYOR
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürü Hüseyin Düzgün ise Kars'ta üretilen 220 bin kazın 200 bininin kış tüketimine yönelik kesildiğini kaydetti. Düzgün, kazdan elde edilen tüyün yüzde 10 ila 20'sinin yastık ve yorganda kullanıldığına dikkat çeken Düzgün, "Bin tonun üzerinde üretilen kaz Eti ve yağı geçmiş yıllarda çoğunlukla aile içi tüketimde değerlendiriliyordu. Ama şimdi kaz Eti satan lokantalar açıldı. Tüyü ise ihraç edilmeye başlandı. Böyle giderse kazcılık daha geniş alanlara yayılacaktır" diye konuştu
Almanya Baden-Wüttemberg Eyaleti Başbakan Yardımcısı Türkiye'de
Almanya Baden-Wüttemberg Eyaleti Başbakan Yardımcısı Türkiye'de
Almanya Baden-Württemberg Eyaleti Başbakan Yardımcısı, Maliye ve Ekonomi Bakanı Nils Schmid, kalabalık işadamı heyetiyle Türkiye'de temaslarda bulunuyor.
Almanya Baden-Württemberg Eyaleti Başbakan Yardımcısı, Maliye ve Ekonomi Bakanı Nils Schmid, kalabalık işadamı heyetiyle Türkiye'de temaslarda bulunuyor.
Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, Schmid'in, 63 kişilik işadamı heyetiyle birlikte 20- 27 Mart tarihleri arasında Türkiye'ye bir ziyaret gerçekleştirdiği bildirildi.
İzmir, İstanbul, Ankara ve Konya'yı kapsayan ziyaretler çerçevesinde 24-25 Mart tarihlerinde Ankara'da bulunacak Schmid, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından kabul edilecek, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün ve Maliye Bakanı Yardımcısı Abdullah Erdem ile görüşmelerde bulunacak.
Açıklamada, "Ziyaretin ülkemizle Baden-Württemberg eyaleti arasındaki ekonomik ve ticari bağların daha da güçlendirilmesine katkıda bulunması beklenmektedir" ifadelerine yer verildi. - Ankara
Almanya'da Öldürülen Türkler
Almanya'da Öldürülen Türkler
Almanya'da aşırı sağcı "Nasyonal Sosyalist Yeraltı" (NSU) örgütüne 129 kişinin yardım ettiği ileri sürüldü."Bild am Sonntag" gazetesinde yer alana habere göre, NSU terör örgütü üyeleri Uwe Böhnhardt, Uwe Mundlos ve Beate Zchaepe'ye 129 kişinin
Almanya'da aşırı sağcı "Nasyonal Sosyalist Yeraltı" (NSU) örgütüne 129 kişinin yardım ettiği ileri sürüldü.
"Bild am Sonntag" gazetesinde yer alana habere göre, NSU terör örgütü üyeleri Uwe Böhnhardt, Uwe Mundlos ve Beate Zchaepe'ye 129 kişinin dolaylı ya da doğrudan yardımda bulunduğu ve bu yardımların sahte evrak düzenleme, para temin etme ve silah tedarik etmeyi kapsadığı belirtildi.
Haberde ayrıca bu 129 ismin yazılı olduğu gizli listenin, Alman güvenlik birimlerinde bulunduğu ve cinayetleri araştıran Federal Araştırma Komisyonu'na gönderildiği ifade edildi.
Neo-Nazi çetesinin işlediği cinayetlerde devlet kurumlarının hatalarını belirlemek üzere kurulan Araştırma Komisyonu'nun Başkanı Sebastian Edaty, bu sayının korkutucu şekilde yüksek olduğuna dikkati çekti.
Münih'te 17 Nisan'da başlayacak NSU davasında örgütün tek sağ kalan üyesi Beate Zchaepe hakim karşısına çıkacak. - BERLIN
Almanya'dan 'Ateşkes' ilan etti
PKK'nın yöneticilerinden Murat Karayılan, yaptığı açıklamada, "Öcalan'ın kararı bizim kararımızdır" diyerek 21 Mart'tan itibaren "ateşkes" ilan ettiklerini açıkladı.
Almanya'da düzenlenen nevruz kutlamalarında görüntülü olarak yayınlanan Kürtçe mesajında Karayılan, mesajında KCK, PKK ve HPG olarak açık bir şekilde ateşkes ilan ettiklerini belirtirken şunları söyledi: "Eğer güçlerimize saldırı olursa, elbette güçlerimiz bu saldırılar karşısında kendilerini koruyacaklardır. Bir kere daha saldırılara karşı misilleme hakkımız olacaktır" dedi.
SOSYALLEŞTİLER
ÖTE yandan PKK'nın üst düzey üç yöneticisi Murat Karayılan, Bahoz Erdal ve Duran Kalkan, sosyal paylaşım sitesi Twitter'da hesap açtı.. Karayılan "ateşkes" kararını takipçileriyle de paylaştı. Karayılan'ın yaklaşık 800, Erdal'ın 168, Kalkan'ın ise 103 takipçisi var. Üç kullanıcı da "KCK" adlı hesabı takip ediyor.
Draxler taliplisi olan devi açıkladı
Draxler taliplisi olan devi açıkladı!Schalke 04'ün yıldızı Draxler, yaz transfer sezonunda kendisini kadrolarına katmak isteyen takımların ilgisi hakkında açıklamalarda bulundu.
-SPORX DIŞ HABERLER- Almanya Bundesliga ekiplerinden Schalke 04'ün genç yıldızı Julian Draxler, yaz transfer sezonunda kendisini kadrolarına katmak için şimdiden çalışmalara başlayan büyük takımların kendisine olan ilgisiyle ilgili önemli bir açıklama yaptı.
Alman basınından Sport Bild'e konuşan 19 yaşındaki oyuncu; "Birkaç prestijli kulübün benle ilgilendiğini duydum. Inter bunların başında geliyor. Açıkçası kulübümle olan sözleşmemin devam etmesine rağmen bu ilgiden gurur duyuyorum" sözlerini kaydetti.
Alman oyuncu ile Serie A ekiplerinden Juventus ve Inter başta olmak üzere birkaç İngiltere Premier Lig ekibinin ilgilendiği bir süredir biliniyordu.
İki ayağını da oldukça etkili kullanabilen genç orta saha oyuncusunun, Schalke 04 ile 2016'ya kadar sözleşmesi bulunuyor.
AB ülkelerin vatandaşları Almanya'ya tepkili
Avrupa Birliği'ne en fazla aidatı ödeyen ülke Almanya, AB'nin borç batağındaki üye ülkelerinden sıkı tasarruf önlemlerine gitmesini talep ediyor. Bu nedenle bu ülkelerin vatandaşları Almanya'ya tepkili.
Almanya, Euro krizi çıktığından beri tasarruf konusunda sergilediği tavır nedeniyle, borçlu ülkelerce eleştiriliyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Nazi üniformali, Hitler bıyıklı olarak gösterildiği resim ve üzerinde fotomontaj yapılan fotoğrafları ya da Almanya'nın "tasarruf diktatörlüğü" şeklinde nitelendirilmesi, hiç de nadir değil.
Güney Kıbrıs'taki protestolar
Son olarak iflasın eşiğindeki Güney Kıbrıs'taki protestolarda Almanya'yı hedef alan pankart ve afişler göze çarptı. Güney Kıbrıs Parlamentosu önünde toplanan binlerce kişi Almanya Başbakanı Angela Merkel karşıtı, "Merkel, senin paran her türlü kara para aklamadan daha kanlı", ya da "Merkel, bizim tasarruflarımızı çalıyorsun" gibi afişler taşıdı.
Troyka ile uzlaşma sağlanamadı
Güney Kıbrıs ile Troyka arasında önlem paketi üzerinde uzlaşma sağlanamadı. Güney Kıbrıs'ın 10 milyar euro acil yardım alabilmesi için 5,8 milyar euro gelir sağlaması gerekiyor. (24.03.2013)
Güney Kıbrıs'ın süresi azalıyor
Kıbrıs parlamentosu, ülkeyi iflastan kurtarmak için hazırlanan önlem paketinin bir kısmını onayladı. Mevduatlara ilişkin tasarının ise pazar günü oylanması bekleniyor. (23.03.2013)
Almanya ile Yunanistan arasında medya savaşı
Ekonomik kriz AB üyesi iki ülkenin arasını açtı. Başbakan Yardımcısı Pangalos’un “Almanlar 2. Dünya Savaşı’nda altınımızı çaldı” sözlerine Berlin’in yanıtı gecikmedi. Gerginliği medyanın yayınları daha da artırıyor. (25.02.2010)
Birçok Güney Kıbrıslı, ülkeleri üzerindeki aşırı tasarruf baskısından, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Maliye Bakanı Wolfgang Schäuble'yi sorumlu tutuyor. Alman-Kıbrıs Dostluk Derneği yetkilisi Andreas Armenakis, Kıbrıs halkının "kara para akladıkları" yönündeki suçlamalar nedeniyle incindiğini söylüyor. Ancak Armenakis vatandaşların Almanya'ya karşı köklü bir düşmanlığının olmadığı görüşünde:
"Kriz nedeniyle ortaya çıkan durum yatışırsa, hiç kimse Almanya'ya dair uzun süre kötü düşünceler beslemeyecektir. Yavaş yavaş finans piyasaları arasındaki bağlantıyı kavrayacaklardır. Soruna bir çözüm bulunursa da bir rahatlama olacaktır."
Yunanistan'ın tavrı eskilere dayanıyor
Kıbrıs Almanya'ya karşı eleştirilerin yüksek sesle dile getirildiği tek ülke değil. Daha önce Yunanistan'ın almak zorunda kaldığı tasarruf paketleri sırasında da Merkel sert eleştirilere maruz kalmıştı. Merkel'in Yunanistan'ı ziyareti sırasında bazı protestocular tepkilerini Nazi üniforması giyerek göstermişti.
Yunanistan'da Almanya'ya karşı duyulan korkunun kökleri eskilere dayanıyor. Yaşlı Yunanlar, İkinci Dünya Savaşı sırasında Alman askerlerinin kendilerine yönelik düşmanca uygulamalarını daha dün gibi hatırlıyor. Alman hükümetine sık sık "Nazi benzetmesi" yapılması da bu yüzden.
23 Mart 2013 Cumartesi
Almanya'da NSU davasını aşırı sağcılar da izleyecek
Almanya'da NSU davasını aşırı sağcılar da izleyecek
Almanya'da 17 Nisan 2013 tarihinde Münih Yüksek Eyalet Mahekemesi'nde başlayacak Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütü davasını aşırı sağcı Neonazilerin de izleyebileceği haber verildi. Konu hakkında açıklama yapan Bavyera Adalet Bakanlığı, g
22 Mart 2013 Cuma - 17:05 Almanya'da 17 Nisan 2013 tarihinde Münih Yüksek Eyalet Mahekemesi'nde başlayacak Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütü davasını aşırı sağcı Neonazilerin de izleyebileceği haber verildi. Konu hakkında açıklama yapan Bavyera Adalet Bakanlığı, göçmen kökenli esnaflara yönelik cinayetler işleyen NSU duruşmalarını, düzeni bozmamak kaydıyla aşırı sağcıların da takip edebileceğini duyurdu.
Bakanlık, mahkeme yasalarının duruşmaların herkese açık olmasını garanti ettiğini haber verdi. Aşırı sağcı Neonazilerin duruşmalara katılıp, duruşmaları provoke etmelerinden ve duruşmalara katılanlara saldırmalarından korkuluyor.
Geçtiğimiz hafta mahkeme salonunu bir basın toplantısıyla tanıtan mahkeme başkanı Karl Huber, 230 kişilik salonun yarısının gazeteciler ile halka açık olacağını söylemişti. İki katlı salonun ikinci katı gazeteciler ile vatandaşlara ayrılırken, normal vatandaşların arasında aşırı sağcıların da salona girmesi bekleniyor.
Bin Ladin'in Almanya bağlantısı varmış!
Bin Ladin'in Almanya bağlantısı varmış!
Usame bin Ladin'in Abottabad'da öldürüldüğü evde bulunduğu öne sürülen bir mektubta, Almanya'nın Düsseldorf şehrindeki 'El-Kaide hücresi' ile bağlantısı olduğu iddia edildi.
Almanya'nın Düsseldorf ve Bochum şehrinde 2011 yılında gözaltına alınan dört Müslümanın hazırladıkları iddia edilen terör saldırılarından Usame bin Ladin'in haberi varmış. Pakistan'da Bin Ladin'in Abottabad'da kaldığı eve yapılan operasyonda, hem bir harddiskte hem de bir flash bellekte bu mektubun kayıtlı olduğu tesbit edilmiş. Mektubta Düsseldorf'ta yapılması planlanan terör eylemi hakkında Bin Ladin'e rapor gönderilmiş.
Usame bin Ladin, Amerikan özel timleri tarafından 2 Mayıs 2011'de yapılan operasyonla Abottabad'daki evinde öldürülmüştü.
Düsseldorf'ta mahkemeye çıkarılan 4 Müslüman, El-Kaide teröristi olarak Almanya'da saldırı planlamakla suçlanıyorlar. Yeni ortaya çıkarılan elektronik mektupla El-Kaide'nin üst düzey yönetimi ile bağlantı içinde oldukları ve Almanya'da bombalı bir saldırı için buradan emir aldıkları iddia ediliyor.
Almanya'da iş dünyası güveninde kötü sürpriz
Almanya'da iş dünyası güveninde kötü sürpriz Güney Kıbrıs'ın Avrupa'daki borç krizi endişelerini canlandırmasıyla Almanya'da iş dünyası güveni Mart'ta beklenmedik şekilde düştü
Euro Bölgesi'nin en büyük ekonomisi Almanya'da iş dünyası güveni Mart'ta Güney Kıbrıs'ın bölgedeki borç krizini yeniden tetiklemesiyle 10 ayın zirvesinden düştü.
Ifo enstitüsü, iş dünyası güven endeksinin Şubat'taki 107.4 puandan 106.7 puana gerilediğini açıkladı. Ifo iş dünyası güven endeksi 5 aydır ilk kez düşüş kaydetti. Bloomberg anketine katılan 42 ekonomistin medyan tahmini iş dünyası güveninin 107.8 puana çıkacağı yönündeydi.
Avrupa Merkez Bankası, Güney Kıbrıs'ı kurtarma paketinin şartlarında anlaşmaması hâlinde bankalarının acil durum kredilerini kesmekle tehdit ederken, Akdeniz'deki ada ülkesi euroya ilişkin endişeleri canladırarak, finansal piyasalarda çalkantılara neden oldu. Diğer yandan tüm bu gelişmelere rağmen Almanya'da yatırımcıların güveni bu ay sürpriz bir şekilde 3 yılın zirvesine tırmandı ve Bundesbank ülkenin ekonomik toparlanmasının yolunda olduğunu söyledi.
Güney Kıbrıs'ın şimdilik yalnızca Alman şirketleri için potansiyel bir tehdit olduğunu belirten Frankfurt'taki Dekabank'ın ekonomistlerinden Andreas Scheurle, "Ancak finansal piyasalar Avrupa'nın sorunu çözüp çözemeceğini sorgulamaya başlamasıyla belirsizlik geri dönecek ve şirketler daha ihtiyatlı olacak" dedi.
Ifo'nun yönetici beklenti endeksi 104.6'dan 103.6 puana gerilerken, mevcut şartlar endeksi 110.2 puandan 109.9'a düştü. Euro Ifo raporunun ardından dolar karşısında 1.2921 dolara geriledi.
Öcalan’ın Çağrısı Almanya’nın Gündeminde
Öcalan’ın Çağrısı Almanya’nın Gündeminde
Der Spiegel dergisinin internet sayfasındaki yoruma göre, Başbakan Erdoğan, Öcalan’ın çağrısından sonra atacağı adımlarla PKK sorununa kalıcı bir çözüm bulma ve tarihe geçme fırsatına sahip
ALMANYA, BERLIN — ‘Erdoğan şimdi tarihe geçebilir’, ’30 yıl sonra barış’, ‘Öcalan artık bir barış meleği’, ‘Türkiye’de umut’, ‘Erdoğan’ın büyük kumarı’...bunlar PKK lideri Abdullah Öcalan’ın dün örgüt mensupları ve taraftarlarına yaptığı çağrıyla ilgili olarak Alman gazetelerindeki haberlerin başlıklarından sadece bazıları. Dün televizyondaki ana haber programlarında da geniş yankı bulan Öcalan'ın silah bırakma çağrısı, bugünkü Alman basınında öne çıkan yorum konusu. Der Spiegel dergisinin internet sayfasındaki yorumda, başlatılan barış sürecine her iki tarafın da destek verdiği ve Başbakan Erdoğan’ın Öcalan’ın silahları bırakma çağrısı sonrasında atacağı adımlarla kalıcı bir çözümü olası kılabileceği ve ‘Türkiye’ye barış getiren siyasetçi’ olarak tarihe geçebileceği yazılıyor.
Frankfurter Rundschau da Kürt sorununun 30 yıldır Türkiye'nin iç politikasını felce uğrattığını, her iki tarafın da sorunun askeri yollarla kazanılamayacak olduğunu kavradığını ve bundan sonraki barış sürecine Almanya’nın da destek sağlamasını istiyor. Die Zeit gazetesindeki yorumda, 1923 sonrasında onyıllarca dışlanan İslamcı ve Kürtçü siyasi hareketlerin şimdi Türkiye’nin yeni çehresini belirledikleri öne sürülürken, barış süreci Başbakan Erdoğan’ın politik geleceği ile ilişkilendiriliyor ve bu durumda Erdoğan’ın 2014 sonrasında yetkileri çok daha fazla bir cumhurbaşkanı olarak Türkiye’yi yeni bir döneme taşıyacağına vurgu yapılıyor.
Alman basınında Öcalan'ın silah bırakma çağrısı konusunda yapılan yorumların büyük çoğunluğunun olumlu olduğu dikkati çekerken, Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle federal hükümet adına yaptığı açıklamada Öcalan’ın yaptığı çağrıyı ‘karşılıklı güven ortamının oluşabilmesi için çok önemli bir adım’ olarak niteledi. Westerwelle, bundan sonraki aşamada atılacak ‘somut adımlarla kalıcı bir barışın oluşabileceğini, Türkiye’de yaşayan Kürt kökenlilerin taleplerinin siyasi olarak ve devlet sınırları kapsamında çözülebileceğine inandığını’ söyledi. Amerika’nın Sesi Türkçe Servisi’nin mikrofonunu tuttuğumuz sokakdaki vatandaşlar ise barış sürecine değişik tepkiler veriyor.
Almanya eski Başbakanı Gerhard Schröder türkiyeli oldu
Almanya eski Başbakanı Gerhard Schröder'in, Bodrum'a bağlı Gümüşlük Beldesi'nde villa satın aldığı ortaya çıktı.
(DHA) -- Bugün Gümüşlük'teki bir balık restoranda yemek yiyen Schröder'in, yılın önemli bölümünü Bodrum'da geçireceği öğrenildi.
Almanya'da 1998-2005 yıllarında Sosyal Demokrat Parti'den seçilerek başbakan olan Gerhard Schröder, bir haftalık tatil için geldiği Gümüşlük'te yaklaşık 300 bin euroya yüzme havuzlu lüks bir villa satın aldığı belirtilti.
İsviçreli Berggruen A.Ş. ile Pamir-Soyuer A.Ş. tarafndan 2008 yılında yapılan ve 40 İsviçreli ve Alman ailenin yaşadığı Kardak manzaralı Berggruen Tatil Sitesi'nden villa satın alan Schhröder'in öğle saatlerinde Gümüşlük sahilindeki bir restoranda balık yedi, ardından kısa süreli yürüyüş yaptı.
Türkiye ile Almanya arasında askeri anlamda gizli pazarlık yapıldı mı?
CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak, Türkiye ile Almanya arasında ”gizli askeri anlaşma” yapıldığına yönelik haberler çıktığını bildirerek, ”Alman medyasına yansıyan anlaşma neden halktan saklanıyor? Bu anlaşmayla Alman ordusuna açılan Trabzon limanından kime, nereye, ne taşınacak” ifadesini kullandı.
Toprak, yazılı açıklamasında, Alman haber ajansı DPA’nın geçtiği habere göre, Türkiye ile Almanya arasında askeri anlamda, ”bir takım pazarlıklar ve gizli anlaşmalar” yapıldığını öne sürdü.
Alman Savunma Bakanlığı sözcüsünün, çıkan haberler üzerine yaptığı açıklamada, ”Türk hükümetinin isteği doğrultusunda anlaşmanın ayrıntıları hakkında kamuoyuna daha fazla bilgi veremeyeceklerini” söylediğini, bunun da kuşkuları arttırdığını savunan Toprak, şunları kaydetti:
”Sözcünün açıklamalarına bakılırsa nisandan itibaren Almanya Afganistan’dan toplayacağı silah, telsiz, radar, askeri malzeme, araç ve teçhizatı askeri kargo uçaklarıyla Trabzon’a taşıyacak.
Trabzon Limanı’ndan da bu malzemeler Almanya’ya götürülecek. Bu uçaklarda, gemilerde neler olduğu, hangi askeri malzemelerin Türkiye limanlarından, havaalanlarından taşınacağı, Türk hükümetinin isteği nedeniyle kamuoyundan gizlenecek. Alman askeri yetkili böyle söylüyor.
Almanya ile Türkiye arasında imzalandığı Alman medyasına yansıyan ’gizli askeri anlaşma’ neden halktan saklanıyor? Bu anlaşmayla Alman ordusuna açılan Trabzon limanından kime, nereye, ne taşınacak?” Almanya’nın 2014 sonuna kadar Afganistan’dan çekilme kararı aldığını anımsatan Toprak, ”Bakanlık sözcüsü ayrıntı veremeyeceğini söylüyor ama bazı haberlere bakarsanız Afganistan’dan toplanacak bu silahlar, Suriye’deki isyancılara verilecek.
Bu anlaşmayla AB liderlerinin Suriye’ye silah ambargosunun kaldırılmasını tartışmalarının, muhaliflere silah yardımının ambargo kapsamı dışına çıkartılması konusunda toplantı yapmalarının aynı zamana denk gelmesi bir tesadüf olabilir mi” görüşünü savundu.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)