18 Nisan 2013 Perşembe
Alman eşten örnek hareket
Alman eşten örnek hareket
KAHRAMANMARAŞLI 63 yaşındaki Yusuf Bal, gençlik yıllarında gittiği Almanya'da çalıştı ve burada evlendi. Yusuf Bal 2 yıl önce Alman eşi Monica Bal ile memleketi Kahramanmaraş'ın Andırın İlçesi'ne döndü, Anacık Köyü'ne yerleşti. Gurbetçi Yusuf Bal, eksikliğin giderilmesi için mezunu olduğu köy okuluna yemekhane yaptırdı.
Anacık Köyü'nde dünyaya gelen; ilk ve ortaokul eğitimini burada alan Yusuf Bal, gençlik yıllarında Almanya'ya işçi olarak gitti. 40 yıl Almanya'da kalan Yusuf Bal, 6 yıl önce eczacı olan Monica ile hayatını birleştirdi. Yusuf ve Monica Bal çifti, 2 yıl önce Türkiye'ye dönerek Anacık Köyü'ne yerleşti.
70 BİN LİRA HARCADI
Taşımalı eğitim kapsamında çevre köylerden de öğrencilerin geldiği Anacık Köyü İlk ve Ortaokulu'nda, her gün ilçe merkezinden getirilen yemekleri alan öğrencilerin okul bahçesi veya sınıflarda yediğini gören Bal çifti, okula yemekhane yaptırmaya karar verdi. Yusuf Bal ve Alman eşi Monica, yetkililerle paylaştıkları düşüncelerine onay verilmesinin ardından okulun bahçesine 70 bin lira harcayarak yemekhane yaptırdı. 2 ay süren çalışma ile hazır hale getirilen 150 kişilik yemekhanenin açılışı için tören düzenlendi. Törene; Andırın Kaymakamı Alper Çifci, Belediye Başkanı Baki Tezcan, İlçe Jandarma Komutanı Üsteğmen Hakan Üzümcü, İlçe Milli Eğitim Müdürü Yakup Dal, İlçe Emniyet Amiri Zafer Aslan, Andırın Gençlik ve Spor Müdürü Halil İbrahim Doğan, Andırın Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdürü Erol Doğan, öğretmen, öğrenci ve köy sakinleri katıldı. Törende konuşan Andırın Kaymakamı Alper Çifci, "Okulumuza böyle güzel bir eser kazandıran hayırsever Yusuf Bal'a ve eşine ne kadar teşekkür etsek azdır. Öğrencilerimizin yaşadığı bir eksikliği gidermenin mutluluğunu yaşıyoruz. Bu bina sadece yemekhane olarak değil, öğrencilerin sosyal ve kültürel aktivitelerinin yanı sıra, aile hekimlerimizin de çalışma yapılabileceği bir salon olarak da hizmet verebilecek" dedi.
Yusuf Bal ise eğitim aldığı okula ve doğduğu köye hizmet etmenin mutluluğunu yaşadığını söyledi.
Yapılan konuşmaların ardından yemekhanenin açılış kurdelesi kesildi ve Kaymakam Çiftçi hayırsever Yusuf Bal'a teşekkür plaketi verdi.
Almanya'da Gıda Toplantısı
Gaziantep Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümünün koordinatör olduğu “Gıda Endüstrisi-Gıda Mevzuatı, Sektöre Etki Analizi, Eğitim, İşbirliği ve Avrupa Ağı-Uzaktan Eğitim” konulu AB projesinin ikinci toplantısı Almanya’da yapıldı.
Gaziantep Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü tarafından yürütülen, açılış toplantısı 20 Kasım 2012’de Gaziantep’te yapılan “Gıda Endüstrisi-Gıda Mevzuatı, Sektöre Etki Analizi, Eğitim, İşbirliği ve Avrupa Ağı-Uzaktan Eğitim - Food Industry, Food Legislation, Impact Analysis, Training and Cooperation Network in Europe-E-Learning” konulu AB Hayat Boyu Öğrenme projesinin ikinci toplantısı Almanya’nın Monchengladbach kentinde, Niederrhein Üniversitesinin ev sahipliğinde gerçekleştirildi.
Konuyla ilgili açıklama yapan GAÜN Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Rıza Tekin, 2-5 Nisan 2013’te yapılan toplantıda projenin eğitim modüllerine ilişkin ortakların katkılarının değerlendirildiğini ve bundan sonraki yol haritasının belirlendiğini söyledi. Tekin, “Türkiye’nin sekiz şehri; Konya, İzmir, Bursa, İstanbul, Samsun, Edirne, Adana, Antalya ortaklarından TUGİS’in (Türkiye Gıda İşverenleri Sendikası) organize edeceği seminerlerin tarihleri saptanmıştır. Daha sonra ortakların bir kısmı, konuya ilişkin uygulamaları görmek üzere yöredeki bir çikolata fabrikasını ziyaret etmişlerdir” dedi.
Toplantıya, Gaziantep Üniversitesinden Prof. Ali Rıza Tekin, Y. Doç. Dr. Bülent Belibağlı, ve Y. Doç. Dr. Coşkun Dalgıç, MKV Danışmalık şirketinden Dilek Volkan, Almanya Niederrhein Üniversitesinden Prof. Dr. George Wittich, Dekan Prof. Dr.-Ing. Günter Wentzlaff İle ERASMUS Koordinatörü Prof. Dr. Peter Kronsbein, TUGIS’ten Selçuk Maruflu ve Öznur Buzbaş, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından Dr. Muhammet Demirtaş ve Ahmet Budaklıer, Romanya Oradea Üniversitesinden Prof. Adrian Timar ile Litvanya Vilnius Üniversitesinden Prof. Dr. Valdas Laurinavicius katıldı.
İhlas Haber Ajansı
Almanya’da futbol dünyasına ‘futbol kabinesi’ kurulması planlanıyor
Almanya’da futbol dünyasına genç yeteneklerin kazandırılması için ‘futbol kabinesi’ kurulması planlanıyor.
Alman Futbol Federasyonu (DFB), futbol dünyasına kazandırılabilecek yeni yeteneklerin keşfedilmesi ve desteklenmesi amacıyla bir ‘futbol kabinesi’ kurulmasını planlıyor.
DFB'nin, yeni yetenekler ve antrenörlerin eğitiminden sorumlu sportif direktörü Robin Dutt, haftalık “Die Zeit” gazetesine yaptığı açıklamada, bu amaçla 'kabineye' taktik, atletik, yetenek avcılığı, analiz ve karakter konularından sorumlu uzman koordinatörler atayacağını belirtti.
Robin Dutt
Dutt böylelikle örneğin sol bekteki kronikleşmiş açığın kapatılması için en küçük köy ve kasaba kulüplerine kadar giderek, solak yeteneklerin bulunmasının mümkün olacağını dile getirdi.
Amaç yeni yıldızlar yetiştirmek
Dutt’a göre, futbola bilimsel bir bakışla yaklaşılması Almanya’da Marco Reus, Mario Götze, Mats Hummels ve Bad Stuber gibi dünya çapındaki yıldız futbolcuların yetişmesinin önünü açan en önemli faktör oldu.
2012 yılından bu yana Alman Futbol Federasyonu’nun Sportif Direktörlüğü görevinde bulunan Robin Dutt, Alman ve İspanyol takımlarının Şampiyonlar Ligi'nde yarı final oynayacak olmalarının bu ülkelerdeki profesyonel futbol kültürünün gelişimini yansıttığını söyledi.
Dutt, mevcut memnuniyetin durağanlığa yol açmaması uyarısında da bulundu ve sürekli yenilikler peşinde koşmanın önemini vurguladı.
Alman üniversiteleri ülkeye 350 bin yabancı öğrenci alacak
Alman üniversiteleri, 2020 yılına kadar ülkeye 350 bin yabancı öğrenci kazandırmayı hedefliyor.
Almanya ile bazı ülkeler arasında en iyi beyinleri kazanmak için ciddi bir rekabet yaşanıyor.
Yurt dışından Almanya’ya üniversite eğitimi için gelen öğrenciler, genelde eğitimlerinden memnun. Ancak birçoğu eğitimlerinin sonunda daha iyi bir danışma hizmeti almayı talep ediyor. Ukraynalı bir öğrenci "Almanya’da yabancı öğrencilere, 'vasıflı bir işgücü olarak bu ülkeye hoş geldin' hissi verilse daha güzel olur" diye konuşuyor.
Zira Almanya’nın acilen kalifiye işgücüne, özellikle de fazla sayıda mühendis ve bilişim uzmanına ihtiyacı var. Yaşlılara bakım hizmetinde de büyük bir işgücü açığı mevcut. Bu açığın giderilmesi için Alman Akademik Değişim Servisi (DAAD), ülkeye daha fazla yabancı öğrenci çekmeyi amaçlıyor. Hedef, 2020 yılına kadar Almanya’ya üniversite eğitimi için 350 bin genç beyin kazandırmak. Yani hâlihazırdaki sayıdan 100 bin daha fazla yabancı öğrenciyi Almanya’ya çekmek.
DAAD BURSLARI
DAAD Başkanı Margret Wintermantel, şunları söylüyor: "Yabancı öğrencilere aramıza hoş geldin demek istiyoruz. Üniversitelerimizde yabancı öğrencilere ihtiyacımız var. Farklı bakış açısına sahip insanların, farklı gruplar içerisinde birlikte çalışmasına ve birbirilerinin eksikliklerini tamamlayıp, birbirlerinden yeni şeyler öğrenmesine ihtiyacımız var."
Federal Dışişleri Bakanlığı tarafından finanse edilen Alman Akademik Değişim Servisi (DAAD), hem yurt dışında eğitim görmek isteyen Alman öğrencilere, hem de Almanya’da eğitim almak isteyen yabancı öğrencilere burs veriyor. 2012 yılında yaklaşık 45 bin yabancı öğrenci ile 30 bin Alman öğrenci, DAAD bursu aldı.
Wintermantel, daha fazla öğrenciye burs vermek için bütçelerini genişletme çabasında olduklarını belirtiyor. Alman Akademik Değişim Servisi’nin Başkanı, amaçlarının aynı zamanda daha fazla Alman öğrenciyi, hatta mümkünse tüm öğrencilerin yarısını, eğitimlerine devam etmeleri için yurt dışına göndermek olduğunu kaydediyor.
AB DIŞINDA GELEN ÖĞRENCİLER
Margret Wintermantel, Almanya’yı yabancı öğrencilere daha cazip bir ülke haline getirmek için birçok değişikliğin yapılması gerektiğini söylüyor. Wintermantel, "Yabancı öğrenciler, üniversitelerimizdeki kalitenin değerini biliyor. Ama tabii ki İngilizce seminerleri artırmamız, bizdeki eğitim sistemi ve diplomaların, diğer ülkelerde tanınmasını, aynı şekilde orada alınan diplomaların da Almanya’da tanınmasını kolaylaştırmamız gerekiyor. Yani diplomaların tanınma sürecinde daha yapılması gereken çok iş bulunuyor" diye konuşuyor.
Bologna Süreci ile AB’deki üniversitelerde “bakalorya-master” sistemi uygulamaya konmuştu. Üniversite eğitimine ortak bir standart getirildiği için Avrupalı diplomalar, Alman üniversiteleri tarafından tanınıyor. Ancak AB dışından gelen öğrenciler için bu süreç, çok daha karmaşık. Türkiye, Pakistan ya da Afgan üniversitelerinden gelen öğrencilerin, Almanya’da master eğitimini tekrar etmesi gerekebiliyor.
Margret Wintermantel, Almanya'da yabancı öğrencilerin yeterince sıcak karşılanmamasını eleştiriyor. Alman Akademik Değişim Servisi’nin Başkanı, onlara daha iyi danışma ve yönlendirme hizmetleri verilmesi gerektiğinin altını çiziyor.
REKABET KIZIŞIYOR
DAAD ayrıca, hâlihazırda Kazakistan ve Mısır’da olduğu gibi yabancı üniversiteler ile kurduğu işbirliğini de derinleştirmeyi hedefliyor. Yurt dışındaki üniversitelerde verilen Almanca derslerinin daha fazla teşvik edilmesi öngörülüyor. Zira uluslararası rekabet kızışıyor. Margret Wintermantel bunu şöyle açıklıyor: "Brezilya, Kore ve Hindistan gibi ülkeler, bilim ve yenileşim sistemlerini güçlendirmek için üniversitelere çok yatırım yapıyor. Tabii ki bu ülkeler arasında bir rekabet oluşuyor. Ve eğer biz de inovasyon gücümüzü korumayı istiyorsak, rekabet gücümüzü ve verimliliği artırmayı hedefliyorsak, o zaman bizim daha fazla çaba göstermemiz gerekiyor. Kapımızın yabancı öğrencilere sürekli açık tutulması için de çaba göstermemiz lazım."
Almanya hâlihazırda Avustralya ve Fransa ile birlikte, ABD ve İngiltere’nin ardından dünyada yabancı öğrencilerin eğitim için tercih ettiği ilk 5 ülke arasında yer alıyor. Onlar için daha cazip hale gelmek çok önemli. Zira yabancı öğrenciler sadece Almanya’nın ihtiyacı olan açığı kapatacak potansiyel işgücünü oluşturmakla kalmıyor, aynı zamanda Alman üniversitelerine yeni fikir ve araştırma konuları getiriyorlar. DW
Alman basınında gündem SABAH
Anayasa Mahkemesi'ne başvurarak NSU davasına Türk gazetecilerin girmesini sağlayan SABAH, Almanya basınının birinci sayfalarındaydı
Almanya'da dün yayımlanan ülkenin önde gelen gazeteleri NSU davasında ilk duruşmanın ertelenmesi haberi ve SABAH'a geniş yer verdi. Gazeteler, SABAH'ın Federal Anayasa Mahkemesi'ne başvurusu ve bu başvurunun kabul edilmesi üzerine yeni sürece girildiğini gazetenin adına vurgu yaparak duyurdu. Bild, "İşte hukuk rezaletinin kronolojisi" başlığıyla Münih Eyalet Mahkemesi'nin yaptığı hataları sıraladı.
Bild, 6 Nisan'da SABAH gazetesinin Federal Anayasa Mahkemesi'nde dava açtığını, bu dava sonrası NSU davasına bakacak mahkemenin gazetecilere yer dağıtımında hata yaptığını kabul etmek zorunda kaldığını yazdı. Son ertelemeyle seri cinayetleri işleyen NSU çetesi üyeleriyle ilgili yapılan soruşturmalarda yapılan hatalar zincirine yeni bir halkanın eklendiğini duyuran Frankfurter Rundschau gazetesi de "Yer durumuyla ilgili Türk gazetesi SABAH'ın başvurusu Federal Anayasa Mahkemesi tarafından haklı bulundu. Türk gazetecilere yer açmak için, mahkeme ilk duruşmayı iptal ederek, başa döndü" ifadelerini kullandı.
Süddeutsche Zeitung ise, davanın ertelenmesine neden olarak Türk gazeteciler için mahkemede yer ayrılmamasının gösterildiğine dikkat çekti. Gazete, "Bu durumu Federal Anayasa Mahkemesi'ne götüren ve yer dağılımının yeniden yapılmasını isteyen SABAH haklı bulundu" diye yazdı. Alman haber ajansı dpa, NSU davasında Anayasa Mahkemesi nezdinde dava açan Avrupa SABAH'ı tanıttı. dpa, haberini 8 fotoğraf ile servise sundu.
AİLELERİN MASRAFLARI ÖDENECEK
Bavyera eyaleti Adalet Bakanı Beate Merk, NSU davasının 6 Mayıs'a ertelenmesinin sebep olduğu maddi kayıpları için ilgili kişilere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeme yapılacağını açıkladı. Alman hükümetinin NSU mağdurları ve kurbanlarının aileleriyle ilgilenmesi için görevlendirdiği Ombudsman Barbara John, davanın ertelenmesinden kaynaklanan giderlerin karşılanmasını istemişti. Münih'te düzenlenen fuar nedeniyle düşük sınıf otellerde dahi gecelik oda fiyatları 500 euroya ulaşmış durumda.
FRANKFURT
Almanya’dan itidal çağrısı
Boston saldırısının ardından birçok ülkede terörle mücadele amaçlı güvenlik önemleri arttırıldı. Alman güvenlik ve terörle mücadele uzmanları ölçülü olunmasını ve aşırı tepkilerden kaçınılmasını tavsiye ediyorlar.
Almanya İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich Almanya’nın güvenlik şartlarının değişmediğini söylüyor. Friedrich, Boston’daki bombalı saldırı nedeniyle daha sıkı güvenlik tedbirleri alınmasına gerek olmadığı kanaatinde. Bakan Berlin’de yaptığı açıklamada ‘soyut tehlikenin’ her zaman için söz konusu olabileceğini ancak herhangi somut ipucuna rastlanmadığını söyledi.
Alman Birinci Kanalı ARD'nin terör uzmanı Holger Schmidt sağduyulu olunmasını tavsiye etti:
“Boston’daki saldırının İslamcı teröristler tarafından düzenlendiğine dair ipucuna rastlanmış değil. ABD’nin hedef olduğu terör saldırılarının geçmişine baktığımızda, aşırı sağcı unsurlar kadar ruh hastası tek bir kişinin de saldırıdan sorumlu olabileceğini hesaba katmamız gerekir.”
Alman güvenlik örgütleri hazır
Almanya’da her türlü şiddetle mücadele farklı düzeylerde yürütülüyor. Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı bünyesinde sadece İslamcı terör tehlikesini savuşturmakla görevli 2 bin 700 güvenlik uzmanı bulunuyor. Siyasi radikalizm ve internet saldırılarının önlenmesiyle casuslukla mücadele birimleri de iç istihbaratın görev alanına giriyor.
Büyük organizasyonlarda güvenliği koruma görevi her eyaletin emniyet birimlerine düşüyor. İhtiyaç halinde eyaletler arasında takviye polis yardımı yapılıyor. Güvenlik uzmanları, Boston Maratonu gibi on binlerce kişinin katıldığı geniş alanlı organizasyonlarda tehlike riskini sıfıra indirmenin mümkün olmadığını belirtiyor. Muhafazakar politikacılar şüpheli şahıslarla ilgili özel verilerin daha uzun süre arşivlenmesini talep ediyorlar. Bu uygulamanın terör eylemlerini önleyemeyeceği ancak terörle mücadeleyi kolaylaştıracağı öne sürülüyor.
Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin iç güvenlik uzmanı Dieter Wiefelspütz ise devletin kişisel bilgilere dilediği gibi erişebilmesinin doğru olmadığı görüşünde:
“Boston’daki bombaları patlatanların aralarında haberleştiklerine dair hiçbir bilgi yok. Belki yapmışlardır, ama bunu kim bilebilir ki. Ben de kişisel verilerin depolanmasından yanayım. Ama bunun için Boston saldırısının olması mı gerekir. Saldırıdan Almanya’nın iç güvenliğiyle ilgili tartışmaya malzeme çıkarmaya çalışmakla Boston olayını kendi gayemize alet etmiş oluruz.”
İslamcı terör
Terör uzmanı Holger Schmidt Almanya’nın ikisi dışında son yıllarda büyük saldırı tehlikesi atlatmadığını belirttikten sonra sözlerini şöyle sürdürdü:
“İslamcı terör girişimlerinin ucuz atlatılmasında şansın da payı vardı. Köln'deki trene yerleştirilen bavuldaki bomba esaslı yapılmış olsaydı patlayabilirdi. Sauerland Grubu’nun büyük bombalı saldırı hazırlığı sırasında ele geçirilmesinde güvenlik birimlerinin becerisi önemli rol oynadı. Frankfurt havalimanında Amerikalı askerlerin vurulduğu olay ise kimin ne zaman terör saldırısı düzenleyeceğine dair ihbar alınmadığı takdirde hiçbir önlemin işe yaramayacağını gösterdi.”
Yeşiller Partisi meclis grubunun güvenlik politikaları sözcüsü Omid Nouripur, Boston’daki saldırının kenti ya da maraton müsabakasını hedef almadığını belirtti:
“Hür toplumları hedef alan bu gibi saldırılardan sonra, ‘o zaman biz de kapıyı kapatalım, dışarıya çıkmayalım, gözetlemeyi arttırıp polis devleti kuralım’ diyemeyiz. Aksi takdirde saldırıyı düzenleyenler amaçlarına ulaşmış olurlar. Buna müsaade edemeyiz.”
Terör tehlikesi yüzünden açık topluma sınırlamalar getirilmesinin sosyal hayatı felç edeceği şeklindeki görüşe bütün Alman güvenlik uzmanları da katılıyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)